14 Mayıs 2013 Salı

MEMET KORKMAZ PAMUKKALE HİERAPOLİS ODUNCU GÜZELİ EFSANESİ ........


PAMUKKALE   ODUNCU GÜZELİ EFSANESİ

 

 

 




 

 

Anadolu; Her karış toprağı bir efsaneyi dile getirir, kimi peri masalı gibidir kimi hüzünlü bir aşk hikâyesi kimide nesillere ders olacak efsaneler, o coğrafyanın sözüdür, sazıdır, gönül bağıdır

 

İşte; Anadolu’muzda denizli ilinde yaşanan başka bir efsane “Pamukkale efsanesi diye bilinen oduncu güzelinin efsanesi”

 


 
Denizli ilk defa bugünkü şehrin 6km kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştur. Bu şehir M.Ö. (261–245) yılları arasında, Suriye Kralı 11. Antiyoküstheos tarafından kurulmuş ve karısının adına izafeten LAODıCıA adını almıştır. Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra şehir merkezini suyu bol olduğu için bugünkü Kaleiçi mevkiine nakletmişlerdir. Denizli adı, tarihi kaynaklarda başka başka isimler Şeklindedir. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi şer’iye Sicilleri “Lâdik” ismini vermektedir. ıbni Batuta’nın Seyahatnamesinde “Tonguzlu” denilmektedir. Mesaliküllebsar’da da Tonguzlu olarak kaydedilmiştir. Timurlenk’in zafer namesini yazan, Şerafettin Zeydi “Tenguzluğ” ve “Tonguzluğ” gibi iki isimden bahsetmektedir. “Tengiz” kelimesi eski Türkçede “deniz” demektir. “Tengüzlü” ise bugünkü imlâsıyla “Denizli” demektir. Netice olarak yukarıda ifade ettiğimiz açıklamalarda Belirtildiği gibi, kesin bir ad veremiyoruz. Kanaatimizce

“Tonguzlu” ve “Tenguzlu” kelimeleri zamanla ağızdan ağza değişerek “Denizli” şekline gelmiştir.
Pamukkale, güneybatı Türkiye’deki denizli ilinde doğal güzelliğiyle ve inanılmaz görüntüsü ile parlayan bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat mineralleri teraslarını, travertenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin İç ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan menderes nehri vadisinde bulunur.

Pamukkale terasları, kaplıca suyu tarafından çökeltilmiş bir tortullu kayaç olan travertenden oluşur

Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır.

Bu yörede geçen ve önemli bir yer edinen Efsaneye gelince;

Denizli sınırları içinde bulunan mitolojik çağlarda salpakos adı verilmiş olan doğa harikası eşsiz Pamukkale’nin yaslanmakta olduğu Çökelez dağlarını bilir misiniz? Bu dağlarda yüzyıllar boyu söylenip gelmiş olan Oduncu Güzeli diye bir hikâye vardır.

 

Oduncu Güzeli demişler aslında oduncunun güzeli çok çirkin bir kızmış, yüzü sivilceli, vücudunun her tarafı çıbanlar ve yaralar içindeymiş, kızcağız utancından kimselere görünmez, aynalara bakamaz, durgun sularda kendini seyredemezmiş, zaten etrafında bulunanlarda civardan gelen giden insanlarda onu görmek istemezmiş.

Oğlan anaları yolda bayırda dağda ona rastlayacak olsa yüzlerini çevirip yol değiştirirmiş hatta o kadar çekinirlermiş ki bu kızdan “Aman yoksuz kız, kutsuz kız, Allah oğlumu senden esirgesin” diye dua ederlermiş.

Kız olda gel de dayan bu yazgıya kolay değil

 


Oduncu Kızının durgun bir su gibi tertemiz bir huyu, altın gibide bir kalbi varmış, öyle şefkat dolu bir kalp ki hep başkaları için çarpan ve sadece vermesini bilen bir kalp.

Ama yine de Rabbin kendisine layık gördüğü bu çirkinliğe bir türlü alışamamış, her şey bir yana özelliklede insanların kendisine yaptığı haksızlıklar onu derinden incitirmiş

 

Tüm bu yaşadıkları iyice yıpratmış oduncu güzelini, Bir sabah vakti tan ağarırken sarmış yazmasını başına çıkmış Çökelez dağına çıkmış dağın yamacına hıçkıra hıçkıra ağlayarak bakmış etrafına son kez ömrünü geçirdiği güzel yurduna çok sevdiği ama karşılık görmediği insanlarına sonra kaldırmış başını Sema’ya. “Her gün bin defa ölmektense bugün bir defa ölmek daha kolay, Rabbim affet beni” demiş. Kendini dağın sarp yamaçlarından boşluğa bırakıvermiş. Çökelez’in altındaki sırtlarda oduncu güzelinin düştüğü yerde derinlerden fışkıran şifalı sıcak suların varlığını nerden bilsin.
 

O SabahDenizli Beyi’nin oğlu da ava çıkmış ve Çökelez sırtlarında keklik kovalıyormuş. Avının peşinden telaşla giderken bakmış kayaların arasında bir kızın sırma saçları sıcak su birikintilerinin içinde pırıl pırıl parlıyor. Kız kendinden geçmiş sular yüzünden dökülüp akıp gidiyor. Bey oğlu bu dünyalar güzeli kızı, kucakladığı gibi bir ağacın gölgesine yatırmış. Yarasını beresini silerken oduncunun kızı kendisine gelmiş. Vay ben ölmedim mi vay diye ağlamaya başlamış. Beyoğlu durumu anlamaya çalışmış zorlaya zorlaya kızı söyletmiş, “benim yüzüm, vücudumun her tarafı yara, bere, çıban, sivilce içinde çirkin bir oduncu kızıyım neden yaşayayım ki kimselerle konuşamadıktan sonra” demiş.

Denizli Beyi’nin oğlu kızın bu konuşmalarına şaşırmış bakmakta “Sen mi çirkinsin oduncu güzeli, Eğil de şu sularda kendini seyret, Sonra da sor bakalım Ay mı daha güzel Sen mi güzel?

 

Oduncunun kızı durur denizli beyinin oğluna tereddütle bakar sonra ellerini yüzüne götürüp yoklar, kollarına, ellerine bakar yaralarından eser yoktur, hızla yerinden kalkar ve su birikintinse bakar gördüğü karşısında adeta dili tutulur

 

Meğer Çökelez’in taşı toprağı Pamukkale yapan sırlı suları Oduncunun kızını da eşi bulunmaz bir güzele çevirmiş. O gündür bu gündür bunu duyan, gören dünya kadınları Pamukkale’ye gelir o eşsiz şifalı sularda yıkanır, sonrada güzellikler ereni Oduncu kızına dua eder.

Gerçektende Pamukkale ve Karahayıt’ın suları, çamurları şifalıdır. Bu sulara girmek ve vücuduna çamur sürerek, çamur banyosu yapmak için Karahayıt ve Pamukkale’ye ülke içinden ve dişinden binlerce insan bu bölgeye gelmektedir.
 

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder