Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı kapsamında, 16 Kasım 1972 tarihinde “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. 14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan bu Sözleşme, 23.05.1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmıştır.
Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası”statüsü tanınmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır.
Ülkemiz, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) Dünya Miras Sözleşmesi’ne 1983 yılında taraf olmuştur.
* 2014 yılı itibariyle Dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 1007 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 779 tanesi kültürel, 197 tanesi doğal, 31 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlıktır. Her yıl gerçekleşen Dünya Miras Komitesi toplantıları ile bu sayı artmaktadır.
Dünya Miras Sözleşmesi uyarınca bir varlığın Dünya Miras Listesi’ ne alınabilmesi için, öncelikle söz konusu varlığın UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen 10 kriterden bir ya da birkaçını karşılaması gerekmektedir.
“UNESCO Dünya Miras Listesi”ne Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün sorumluluğu altında yürütülen çalışmalar sonucu bugüne kadar Ülkemizden Somut Kültürel ve Doğal Miras olarak 13 adet varlığımızın alınması sağlanmıştır. Bu Yerler;
KÜLTÜREL MİRAS;
HEM KÜLTÜREL, HEM DOĞAL MİRAS ;
hem kültürel, hem doğal miras olarak listeye alınmıştır.
UNESCO’ nun hem kültürel, hem doğal miras listesindeki turizm cenneti….
Pamukkale’yi İlk gördüğünüzde pamuğa ya da buluta benzetmeniz doğaldır. Yakınlaştığınızda ise şifalı termal suların sanatçı kimliğine bürünerek binlerce yıllık uğraşısı ile oluşturduğu travertenler ve bulutların üzerine kurulmuş gibi görünen Hierapolis Antik Kenti ile karşılaşırsınız. En az 10 bin yıllık bir yerleşkeye sahip bölgenin yazılı tarihi M.Ö. 190 olarak kayıtlıdır. Şehrin bu bölgeye kurulmasının sebebi de şifalı termal sudur.
Pamukkale travertenlerinin uzaktan görünümü, binlerce metre yükseklikteki bulutların size yakınlaşması ya da bembeyaz kar kristallerinin kapladığı ışıldayan katmanlı tarlalar gibidir. Mesafe yakınlaştıkça bulutsu karların üstünden berrak suların aktığını görürsünüz. Teninizle hissettiğinizde ise bunun bambaşka bir doğa dokusu olduğunu ve benzersiz bir deneyim yaşadığınızı anlarsınız. Böylesi orijinal doğa güzelliği ile buluşmanızı sağlayan Pamukkale’nin travertenleri bu büyünün asıl sahibidir. Pamukkale termal kaynağı antik dönemlerden itibaren kullanılmaktadır. Yüzlerce yıldır insanlığa şifa sunmuştur.
Doğanın düşsel mucizesi, termal kaynakların sunduğu şifayla binlerce yıl insanlığı kucaklamış; kristalleşmiş pamuk tarlalarını andıran travertenleri ile Türkiye’nin favori destinasyonu, Denizli turizmindeki baş aktör olan Pamukkale Örenyeri; bu 10 kriterden üçünü karşılamış olup, 09.12.1988 tarih ve 485 sıra numarası ile hem kültürel, hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Açık hava müzesi ve yaşayan bir arkeoloji parkı Laodikya ……
Laodikya Antik Kenti, İlimiz merkezine 6 km mesafede, Pamukkale yolunun üzerinde yer alır. Verimli Lykos Ovası’ ndaki Hellenistik kent, M.Ö. 3. yy.ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike adına kurulmuştur. Önemli arkeolojik kalıntılara sahip kentte yerleşme bir Hellenistik dönem kuruluşu olmasına rağmen yapılan kazı çalışmaları, Erken Kalkolitik Dönem (Bakır Çağı, M.Ö. 5500)’ den M.S. 7. yy.a kadar kesintisiz yerleşimlerin varlığını ortaya koymuştur. Hellenistik, Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemleri Laodikya’ sı, uygarlık tarihinin ünik ve olağanüstü yapılarını bağrında yaşatmıştır.
Laodikya, İncil’ de adı geçen Yedi Kilise’ den birine sahip olan Hristiyanlık Dünyası’ nın önemli bir “Kutsal Hac Merkezi” dir. Bu sayede günümüzde dünyanın dört bir tarafından gelen birçok farklı dini grup Laodikya’ da ayin düzenlemektedir.
Bakanlar Kurulu Kararı ile 10 yıldır PAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK başkanlığında geniş bir ekip tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları sürdürülmektedir. 2008 yılından itibaren Denizli Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan protokol sayesinde, Türkiye’ de bir ilk olarak 12 ay yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları ile Laodikya, açık hava müzesi ve yaşayan bir arkeoloji parkına dönüştürülmüştür.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün 7 Ocak 2013 tarih ve 3357 sayılı yazılarıyla, Laodikya Antik Kenti’ nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alınmasına yönelik çalışmalar başlamış olup, bu çalışmalarda kullanılmak üzere Laodikya Antik Kenti ile ilgili bilgi, belge ve fotoğraflar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün 13 Şubat 2013 tarih ve 665 sayılı yazısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’ na iletilmiştir.
* UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne Türkiye’den 52 yer aday olmuş,
2 karma (kültürel/doğal) 1 doğal ve 49 kültürel olmak üzere toplam 52 adet varlık bulunmaktadır. Bu yerlerden İlimizde bulunan, Anadolu dışında yer alan ve Dünya Kültür Mirasının en önemli sitlerinden biri olan Atina Akropolis’ inden daha çok ve büyük yapılara sahip olan Laodikya Antik Kenti, üç kriteri karşılamış olup, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün 20.05.2013 tarih ve 98106 sayılı yazılarıyla, 15 Nisan 2013tarihinde kültürel miras olarak UNESCO Somut Kültürel Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alındığı bildirilmiştir.
Ecdadımız Selçuklu Eseri Akhan Kervansarayı …
Coğrafi konumu nedeniyle, eski çağlardan beri doğu ile batı arasında bir köprü işlevi gören Anadolu, İpek Yolunu en önemli kavşak noktalarından biri olmuştur. Orta Çağ’ da, İpek Yolları Çin’den başlayıp Orta Asya’da birden fazla güzergâhı izleyerek ve Anadolu’yu geçerek Trakya üzerinden Avrupa’ ya uzanmıştır. Ayrıca, Ege kıyılarında Efes ve Milet, Karadeniz’ de Trabzon ve Sinop, Akdeniz’ de Alanya ve Antalya gibi önemli limanları kullanarak deniz yolu ile de Avrupa’ya ulaşmıştır.
Ülkemizde İpek Yolu: Kuzeyde: Trabzon, Gümüşhane, Erzurum, Sivas, Tokat, Amasya, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul, Edirne, İllerimizi, Güneyde: Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Isparta, Denizli, Antalya İl Merkezlerini izleyerek Ayrıca, Erzurum, Malatya, Kayseri, Ankara, Bilecik, Bursa, İznik, İzmit, İstanbul güzergahının da kullanıldığı bilinmektedir.
Selçuklular, Anadolu’ daki ticari faaliyetleri canlı tutmak, güvenliği sağlamak amacıyla önlemler almışlar ve bu yollar üzerinde hanlar (kervansaraylar) inşa etmişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devleti’ nden kalma son eser olan Akhan Kervansarayı, Denizli ’nin kuzey doğusunda ve Afyon yolu güzergâhındadır. Akhan Kervansarayı, Selçuklu komutanı Kara Sungur tarafından 13.yy’ da yaptırılmıştır. Akhan Kervansarayı yapımında beyaz taşlar kullanıldığı için Akhan adını almıştır. Duvarları kesme taşlarla yapılmış ve halen ayaktadır.
Bakanlığımız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmalar neticesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne Türkiye’ den 37 yer aday olmuş, bu yerlerden İlimizde bulunan Selçuklu dönemi yapısı Akhan Kervansarayı üç kriteri karşılamış olup, 25.02.2000 yılında UNESCO Somut Kültürel Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alınmıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’ nden kalma son eser olan Akhan Kervansarayı, Denizli ’nin kuzey doğusunda ve Afyon yolu güzergâhındadır. Akhan Kervansarayı, Selçuklu komutanı Kara Sungur tarafından 13.yy’ da yaptırılmıştır. Akhan Kervansarayı yapımında beyaz taşlar kullanıldığı için Akhan adını almıştır. Duvarları kesme taşlarla yapılmış ve halen ayaktadır.
Bakanlığımız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ nün sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmalar neticesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne Türkiye’ den 37 yer aday olmuş, bu yerlerden İlimizde bulunan Selçuklu dönemi yapısı Akhan Kervansarayı üç kriteri karşılamış olup, 25.02.2000 yılında UNESCO Somut Kültürel Dünya Mirası Geçici Listesi’ ne alınmıştır.
Mehmet KORKMAZ
İl Kültür ve Turizm Müdürü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder